Milli Miras : DONJİ VAKUF

Değerli okurlar, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın İnegöl Belediye Başkanlığı döneminde verdiği destek ve Notus Turizm’in katkıları ile ilk araştırma yazılarıma, Makedonya’daki Müslümanların hayatlarını inceleyerek ve sonrasında da sizlerle paylaşarak başlamıştım.   Burcam Sahibi Sinan Döngel ve yine Notus Turizm’in katkıları ile ikinci araştırma yazımın konusu ise; Bosna’daki karışık durum ve Boşnakların ülkemize bakış […]

Yayınlama: 04.07.2018
28.573
A+
A-

Değerli okurlar, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın İnegöl Belediye Başkanlığı döneminde verdiği destek ve Notus Turizm’in katkıları ile ilk araştırma yazılarıma, Makedonya’daki Müslümanların hayatlarını inceleyerek ve sonrasında da sizlerle paylaşarak başlamıştım.

 

Burcam Sahibi Sinan Döngel ve yine Notus Turizm’in katkıları ile ikinci araştırma yazımın konusu ise; Bosna’daki karışık durum ve Boşnakların ülkemize bakış açıları, Anadolu insanına olan sevgileri, ülke insanımızın Boşnaklara olan desteği olmuştu.








 

Bu yazıların ardından anladım ki, Balkanlar’da bize dair bir çok şey var. Bize karşı olan sevgileri sosyal medya hesaplarına kadar yansımış. Hatta paylaşım sitelerinde bu kardeşlerimizin paylaşımlarının bir çoğu Türk Bayrağı ile yapılır hale geldiğini artık hepimiz biliyoruz. Türk Bayrağı’nın sadece bizim değil, tüm gönül coğrafyamızın bayrağı olarak görüldüğünü artık hepimiz hissediyor ve görüyoruz.

 

Bunların farkında olmamız nedeni ile de 3. araştırma yazımın konusunu Balkanlardaki milli mirasımız camiler, hanlar, hamamlar, medreseler, kuleler, köprüler oldu. Bu yazıma da Bosna Hersek’ten başlamak istedim. Bu araştırma yazımın ana sponsorluğunu üstlenen Belediye Başkanımız Alper Taban’a teşekkür ediyorum. Sayın Başkanımızın yanı sıra desteklerini bizden esirgemeyen Notus Turizm, Beytaş Cam, Dinçer Emlak & İnşaat, Manavlar Derneği, Sofa Benna, Burcam, Kayalar Yapı yetkililerine teşekkür ediyorum. Bu araştırma konularını sizlerle paylaşmama vesile olan Okur Gazetesi Ailesi’ne çok çok teşekkür ederim.

 

Bildiğiniz üzerine Osmanlı Devleti döneminde Balkanlara bir çok yatırım yapılmış. Hatta kalıcı olarak elde edilen topraklar olarak görüldüğü için bu topraklarda milli mirasımız olmayan tek bir şehir bile göremezsiniz desem herhalde yalan söylemiş olmam.

Bugün araştırma yazımın ilk bölümüne İnegöl’ümüzün kardeş şehirlerinden biri olan Donji Vakuf  ile başlamak istiyorum. Donji Vakuf dağların arasında, yemyeşil görüntüsü, şehrin kıyısında bulunan nehri, dereleri, akarsuları ile gerçekten gezip görülmesi gereken Bosna’nın mini şehirlerinden bir tanesi. Daha öncede burada yaptığım bazı çalışmalar nedeni ile pek de milli mirasımız olmadığını düşünmüştüm. Küçük bir saat kulesi olduğu söylendiğinde, hem kardeş şehrimiz olması münasebeti hem de orada bulunan belediye yetkililerini yakından tanımam nedeni ile soluğu Donji Vakuf’ta aldık.

 

Devletimiz Ebed Müddet, Donji Vakuf gibi küçük bir şehre bile imzasını attığını gördük. Bizi karşılayan Amir Rujanac, Donji Vakuf’ta bulunan o mini saat kulesinin dışında ecdadımızın aslında bir çok eserinin bulunduğunu ama zamanla bu milli mirasların yok olduğunu, bir kısmının da yok olmaya yüz tuttuğunu söylediğinde içimiz burkuldu.

 

İlk olarak Amir Bey’in rehberliği ile ecdadımızın Donji Vakuf’a yaptırdığı Saat Kulesi’ne doğru yol aldık. Şehrin adeta yaslandığı dağın tam tepesinde bulunan Saat Kulesi, bütün şehri kuş bakışı görüyor. Saat Kulesi’ne doğru çıkan yolda kalıntı taşlar görüyoruz. Kalıntı taşları sorduğumuzda Amir Rujanac şu ifadelerle bu taşların tarihini bize açıklıyor; “Bu taşlar da Osmanlı zamanında yapılmış. Bir kaldırım gibi düşünün. Zamanla bu taşlar yerinden çıkarılmış. Sadece bir kaldırımın yan taşları gibi kalmış. Bu gibi kalıntılar aslında saklanır veya restore edilir ama bunlarda yok olmaya yüz tuttu”…

 

Saat Kulesi hakkında bilgi veren Rujanac, “Bu kule çok eski olduğu için bir çok defa onarımdan geçti. Daha doğrusu buraya devlet eli değmedi. Biz burayı dört defa tamir ettik. Tamire ihtiyacı olursa yine tamir ederiz. Saat Kulesi şehrin her tarafını görüyor. Saat Kulesi’nin olduğu yerin hemen yan tarafında mezarlıklar var. Bu mezarlıkta Türk şehitler de var. Türkler de var” dedi.

 

Kule’nin etrafında incelemelerde bulundum. Şehrin en üstünde yer alan bölgedeki bu kule, sanki şehri gözetleyen bir konumda. Kule’nin buraya bir yapılış hikayesi olduğuna kesinlikle eminim ama o konuda o kadar da çok bilgi edinme fırsatımız olmuyor.

Amir beyin konuşmalarından sonra cımbızla bir kaç cümleyi alıyorum ve mezarlığın yerini soruyorum. Amir ağabeyimiz karşı tarafı gösteriyor ama orada mezarlık yok. Mezarlıklar nerde diye sorduğumda, ‘Peşimden gel’ diyor.

 

Ve Türklerin ve Türk şehitlerininde bulunduğu mezarlığa geliyoruz. Yugoslavya zamanında burada mezarlıklar çok belirginmiş. Ama daha sonra Osmanlı’nın izlerini silmek ve tarihi unutturmak adına burada bir çalışma başlamış. Buradaki mezarlıklar bir el tarafından bozulmuş. Hatta Amir ağabeyimizin dediğine göre bir çok mezar taşı, ev inşaatlarında kullanılmış.

 

Mezarlığa baktığımız zaman ortasında bir yol geçiyor ve yolun iki tarafında da az olmakla birlikte mezar taşları var. Ormanlık alan olması nedeni ile her taraf yemyeşil ama otların uzun olması nedeni ile de mezar taşlarını bulmakta zorlanıyoruz.

 

Amir ağabeyimiz aslında buranın boydan boya bir mezarlık olduğunu, bu mezarlığın da elden geçirilmesi gerektiğini ve nesillerce de burada bir mezarlık olduğunu Türklerin ve Türk şehitlerin olduğunun bilinmesi gerektiğini bizlere söyleyerek bu konuda bizlerden yardım istiyor. İnegöl’ü yakından takip ettiğini ifade eden Amir ağabeyimiz, Belediye Başkanımız Alper Taban’ın burayı görmesini çok istediğini ve burada bir mini çalışma yaparak kendilerini çok mutlu edebileceğini ifade etti. Bunun yanında Belediye Başkanımız Alper Taban’ı Donji Vakuf’a beklediklerini belirten Rujanac, İnegöllüleri Donji Vakuf’ta ağırlamaktan da mutluluk duyacaklarını söyledi.

 

DONJİ VAKUF’UN MANEVİ

MİMARI; AYVAZ DEDE

Donji Vakuf’ta her yıl Ayvaz Dede Şenlikleri düzenleniyor. Ayvaz dede hakkın bir çok menkıbe olsa da, Hak yolda bir dost olduğu kesindir. 6 Asır önce Anadolu’dan Bosna’ya bir eren gelmiş. Ayvaz Dede, Bosna-Hersek’te yaşamış en ünlü kişilerden biridir. Hakkında çok fazla bilgi bulunmamaktadır. 15. yüzyılda, Manisa-Akhisar’dan Bosna’nın Donji Vakuf şehrine bağlı  Prusac (Prusats) kasabasına gelmiştir. Fatih Sultan Mehmet’in Bosna’yı fethi sırasında (1463), İslamiyeti yaymak için getirdiği 40 şeyhten biridir. Bugün Bosna’da Prusac (Akhisar) kasabasında kabri bulunan, aslen Manisa-Akhisarlı olan Ayvaz Dede, Bosna’ya İslam’ın mührünü vuran Allah dostlarından biridir.

 

Ayvaz Dede, halkın kuraklık ve susuzluktan kaynaklanan bir sorunları varken,  onların hali ile dertlenir, kayalıkların arasında inzivaya çekilir ve Allah’a dua eder.  Rüyasında iki koçun birbiri ile tokuştuğunu, büyük bir gürültünün ardından da kıçların ayrıldığını görür. Bu gürültü ile uyanan Ayvaz Dede, aynı mevkideki kayanın Allah’ın hikmeti ile iki yana ayrılıp, ortasından gürül gürül su aktığına tanık olur. Bu keramet üzerine Hıristiyanlığın Bogomil mezhebine bağlı olan Boşnaklar Müslüman olurlar.

 

Bu nedenle de Müslüman Boşnaklar, Müslümanlığa adım attıkları bu günü her yıl şenlikler düzenleyerek kutluyorlar. Eski Yugoslavya döneminde 1947 yılında yasaklanan Ayvaz Dede Şenlikleri, 1990 Yılında Aliya İzzetbegovic tarafından toplanan 50 bin Boşnak Müslüman’ın bir araya gelmesi ile tekrar başlamıştır.



Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.